Daily Archives: 16 Mart 2016

SANAL GERÇEKLİK

Her gün ‘’nasıl bir insan bunu yapabilir’’ dediğimiz olaylar yaşıyoruz. Sonra olayları her kesin nasıl da farklı yorumladığını görüyoruz. Nasıl olur da aynı olaya, aynı gerçekliğe bakan insanların bu kadar farklı algılayabildiklerine şaşmamak mümkün olmuyor.

Bu gün bazı kelimelerin sözlük anlamlarına baktım.

Gerçek kelimesi ‘’bir durum, bir nesne veya nitelik olarak var olan, varlığı inkar edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki (fizik çevrede var olan her şey)’’,  ‘’asıl, esas, temel (gerçek memleketim Rize)’’, ‘’düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan (iklim ısınması gerçek bir sorun)’’, ‘’bilinçten, istekten bağımsız olarak var olan (ne yazık ki savaşlar  gerçek)’’ anlamlarına geliyor.

Hakikat kelimesi ise aşağı yukarı eş anlamlı Arapça kökenli bir kelime, ancak ‘’sadakat (hakikatli insandır)’’ anlamı da var. Felsefi olarak ise benim ‘’sanal gerçeklik’’ dediğim şeyi, yani ‘’gerçeği kişinin algılayışı’’ anlamı ile de kullanılıyor.

Sanal kelimesi ise matematik biliminde kullanılışı hariç ‘’gerçekte olmayıp, zihinde tasarlanan’’ anlamına geliyor.

Akıl ya da us kelimesi esas olarak ‘’kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesi’’ anlamına geliyor. Bu ana anlam yanı sıra ‘’düşünme, anlama ve kavrama gücü (akıl yaşta değil baştadır)’’, ‘’hafıza, bellek ( o gün olan biten her şey hala aklımda) ’’, ‘’tedbirli ( uslu bir çocuk ol) ’’ anlamları taşıyor.

Zihin ise öznel olarak farkında olunan ve beynin düşünme, akıl yürütme, algılama, istek ve inancı kapsayan töz (cevher) olarak tanımlanıyor. Zihin kelimesinin günlük hayatta kullanımı ‘’kafamızın içerisinde dolaşan düşünceler,  kendi kendimize yürüttüğümüz konuşmalar’’ anlamındadır. Bu açıdan bakınca zihin faaliyetlerimiz başkaları tarafından sadece bizim aktardığımız kısmı bilinen en özel, en bize ait alanımızdır.

Her insanın yaşam deneyimleri, eğitimi, içinde bulunduğu doğal ve sosyal çevre bir birinden farklı olduğu için ‘’kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesi’’ bir birinden farklı.

Her insanın algı kapasitesi, akıl yürütme şekli, istek ve inançları doğrultusunda ‘’kafasının içerisinde dolaşan düşünceler,  kendi kendine yürüttüğü konuşmalar’’ da bir birinden farklı.

Şu da bir gerçek ki kişinin kendi donanımı, düşünme kapasitesi, konu ile ilgili bilgisi ne kadar azsa, zihni dışarıdan gelen etkilere de o kadar açık oluyor. Bir de insanoğlunun ‘’aidiyet’’ duygusu düşünülünce bir toplumsal öğreti (ideoloji) doğru ya da yanlış, etik ya da değil, kolaylıkla taraftar toplayabiliyor.

Her ‘’gerçek’’, her insanın zihninde değişime uğrayıp, kendine özgü bir ‘’sanal gerçeklik’’ içerisinde algılanıyor.  Ve ne yazık ki ‘’İnsan zihni, çoğu zaman şeytanın çalışma odası’’ gibi işliyor.

 

Show Buttons
Hide Buttons