Bu gün de çevremden duyduğum birkaç yerel Karadeniz atasözünü, daha doğrusu Trabzon ve Rize/Pazardan birkaç atasözünü yazmak istiyorum. Yerel değerler yok olmasın değil mi?
Boztepenun karşisi karluk/ aldi beni bi darluk.
Bu bir Trabzon özlü sözü. Darlık ya da darlanmak terimi, bizim evde sıkça kullanılır. Bunalmak, içi içine sığmamak, sıkılmak, işin içinden çıkamamak, çıkar yol bulamamak, hatta parasal konularda sıkışmak gibi anlamlarda kullanılır.
Muhtemelen erken çocukluk çağımdan beri duymakta olduğum bir söz olduğu için bu yalın kelimede, inanılmaz bir samimiyet, kendi benliğimden, kişisel özgünlük alanımdan eşsiz bir lezzet bulurum.
Aldı beni bir darlık cümlesinin kelime anlamı, basitçe canım sıkıldı, içim daraldı demektir, ama bence bu cümlenin verdiği duygu bundan çok daha fazlasıdır. Bu cümledeki darlık denilen durum, kişinin kendinden farklı ve daha büyük bir varlık olmalı ki kişiyi, etkisi altına, hatta içine almış, oysa içim daraldı derken, darlık sizin içinize sığan bir duygu. Sizce depresyonun bundan daha uygun bir tanımı olabilir mi?
Bu atasözünün ilk kısmına bakılacak olursa gerçekten de Boztepe’nin karşısında Karlık denilen bir tepe vardır. Muhtemelen kafiyeli olsun diye söylenen bu cümlenin bende yarattığı izlenim biraz daha farklı. Şair gözüyle değil de doktor gözüyle bakınca, çevresinin güzelliğinin farkında olan bir insanın derin bir depresyonda olmadığını söylemek, ya da depresyondan kolayca çıkacağını umut etmek kolay.
Sevdum seni birlanbir, ettun beni yerlanbir.
Bu da bir Trabzon özlü sözü. Cümledeki lan ekleri ile/le anlamına gelir. Yani cümlenin kelime anlamı; sevdim seni birdenbire, ettin beni yerle bir.
Adam görür görmez, birdenbire, aniden sevmiş ve o kadar da etkilenmiş ki çarpılıp yere serilmiş, nakavt olmuş, daha ne olsun? Bu sözle insan evlenme bile teklif edebilir. Trabzon işi ilk bakışta aşk demek ki böyle oluyor.
Belki bu söz fazla tanımadan, kısa sürede başlayan ve kısa sürede de hırpalayıcı bir hale gelen ilişkiler için de söylenebilir. Yerlanbir olmak yenilmek sözünün, muhtemelen duyduğum en kuvvetli eşanlamlısıdır. Çünkü yerlanbir olmakta yenilmenin yanı sıra, aşağılanmak, vaz geçmek, yenilgiyi kabullenmek, gururu kırılmak, kendini ayağa kaldıracak gücü bulamamak gibi kavramları da hissedebiliyorsun.
Kumden xalat bukturmak (kumdan halat büktürmek).
Bu ilk kez anne tarafından Hemşinli olan bir kuzenimden duyduğum bir söz. Olmayacak, yapılamayacak bir iş istemek, karşısındakini zor duruma sokmak, aşırı derecede sıkıntı vermek, yüklenebileceğinden fazla yüklemek, bunaltmak anlamlarında kullanılan bir söz.
Kuzenim bir memleket ziyaretinde, bebeğini annesine bırakıp, eşi ile gezmeye gitmiş. Bebek onlar kapıdan çıktığı andan döndükleri ana kadar ağlayıp babaannesinin canına okumuş.
Ertesi gün ben de bebeği görmek için evlerine gittim. Aman minik prenses diye sevmeye başladım. Kuzenim ‘’bakma kuçuk boyine, sesi boyuktu, dun anama kumden xalat bukturdi’’ dedi.
Nosi şukka varen ki megittağada meçka kaybana; bu Lazca bir ata sözü, Türkçesi; Akıl hıyar değil ki kırıp da vereyim.
Kıt akıllı, laf anlamaz kimseler için kullanılır. Boşuna kimseye akıl verme, ne dersen de o kendi bildiğini okuyacak anlamında bir sözdür. Ama bu sözde bir de açıkça kendi aklını beğenme var.
Derler ya her şeye nazar değer, bir tek akla nazar değmezmiş, çünkü kimse kendinden başka kimsenin aklını beğenmezmiş.
Bu sözü söyleyenin kim bilir belki de kendisi nosi şukka (hıyar akıl)dır.
Nosi tutğu; bu da Lazca elek akıllı demek.
Aklı beş karış havada olan gençlere oldukça uygun bir sözdür. Bir de herkesin sözüne kanıp, hemen aşık olanlar, yaptıkları işler düz mantıkla izah edilemeyen insanlar için de kullanılır.
Zihnin farklı bir şekli diye izah etmek mümkün, bence hiç tanımadığı kişilerle evden kaçan kızlar, beş kuruş parası yokken lüks harcama yapanlar, beyaz atlı prens bekleyenler, Asperger sendromlular filan da nosi tutğu örnekleridir.
Akıl deduğun bir ince kildur, kilink kopti (Akıl dediğin bir ince kıldır, klink koptu.).
Bu da çok sevdiğim bir Laz atasözüdür. Lazca bilmem, ama eski öğrencilerimden biri bana Lazca sözlük ve dilbilgisi kitabı getirmişti. O kitaptan anladığım kadarıyla Lazca çoklukla fiillerden oluşan, oldukça pratik bir dil. Buradaki kilink sözü de kılın kopma sesi oluyor.
Akıl gerçekten de, pıt diye kopabilecek incecik bir kıl.
Korkma kişun kişinden, kork abrilun beşinden, öküzi ayirur eşinden.
Bu da anneannemden duyduğum bir sözdür. Eski takvimle April 5, sanırım nisan ayının 19’una filan geliyor. O günlerde hava oldukça soğuk olur. Korkma kışın kışından, kork aprilin (nisanın) beşinden, öküzü ayırır eşinden sözü bu soğukları anlatmak için söylenir.
Sevduğuni alamayisen, alduğuni sevecesun.
Bu da bir Laz atasözü, tercüme etmeye gerek yok herhalde.