Daily Archives: 27 Aralık 2015

BİN TANRIDAN BİRİNİN BİNBİR YÜZÜ

Hindistan garip bir ülke her şeyden evvel dünya nüfusunun 1/7’i orada yaşıyor. Bu ne anlama geliyor, tam olarak kavramak mümkün değil, ama çeşitliliğin, baharatların bir tabakta buluşması gibi bütünlük oluşturduğu bir ülke. Ne yazık ki farklılıklar kanırtılınca orada da bir çok ayrışma yaşanmış,  Müslüman nüfus ayrıştırılıp Pakistan’ı oluşturmuş mesela.

Ancak hala neredeyse koskoca bir kıta olan ülkede bir çok farklı kültür bir arada yaşıyor. Örneğin 500’den fazla dil konuşuluyor, bunların 23 tanesi devlet tarafından resmi dil olarak tanınıyor. Bir çok dine mensup insanlar yaşıyor. Hinduizm, İslamiyet, Sikhizm, Janiizm, Buddizm, Zerdüşilik, Bahaizm, bunların her biri Hindistanda mevcut. Hatta yukarıda sayılan dinlerin İslamiyet ve muhtemelen Budizm dışındaki dinlerin dünyadaki en kalabalık nüfusu Hindistan’da yaşıyor.

Hinduizm adeta bin tanrılı bir din. Shiva, Brahma ve Vishnu her Hindunun tanıdığı  tanrılar üçlemesi olmasına karşılık, bir çok da sekonder tanı var, ayrıca, her köyün, her evin hatta gerek görülürse her insanın da kendi tanrısı olabiliyor.

Bu karmaşa yetmezmiş gibi bir de bu tanrıların eşleri, çocukları ve her birinin hayatın değişik yönleri ile yüzleşirken büründükleri farklı farklı kişilikler mevcut.

Mesela Shiva’nın karısı Parvati, asli görevi Parvati’i tamamlamak, onun eşi, yumuşak, duygulu tarafı, çocuklarının annesi, yani hayatın dişi yönü. Ancak Shiva’nın pek çok yüzü var.

Bunlardan biri Shakti; Tamamen dişi bir kadın, seksi, doğurgan, sokulgan, kırılgan, yaratıcı. Shakti halinin resimleri de gayet hoş, makyajlı, gülümseyen güzel yüzlü, geniş kalçalı ve seksi bir kadın.

Bir diğer yüz Durga; Yenilmez ve yaklaşılmaz olarak düşünülüyor. Bir aslanın üzerinde bir çok kolları olan ve ellerinde  silahlar,  kalkanlar taşıyan ve genellikle de bir erkekle savaşırken resmediliyor, ancak hala oldukça güzel bir kadın, hala içten içe kırılgan ve kalkanları kaldırılabilir bir görüntüsü var.

Bir diğer yüzü ise Kali; Bu da ölüm enerjisi, zaman olarak düşünülüyor. Bu hali ise artık, mavi korkunç bir suratlı, boynunda, belinde daha önce öldürdüğü insanların kafaları ve çeşitli uzuvları  asılı, bin bir yüzlü, bin bir kollu ve hala birilerini öldürmeye, ayakları altına almaya devam ederken resmediliyor.

Bu tanrıçaya doktor gözü ile ve bir kadın olarak bakınca onu anlıyorum. Öyle ya hormonları rahat durmuyor ki. Her ay 28 günlük döngüler halinde değişiyor da değişiyor.

Eh premenstrüel sendrom diye de bir şey var elbette. Hemen her kadın menstrüasyon öncesi yada ilk günü memelerde dolgunluk, sinirlilik, barsak hareketlerinde değişiklik, uykusuzluk, ağrı gibi belirtiler, az yada çok hisseder. Her beş kadından biri ise bu belirtileri çok daha belirgin bir şekilde yaşar, duygu durum değişiklikleri  bipolar hastalıkla bile karışabilir.

En sık görülen 3 belirti huzursuzluk, gerginlik ve mutsuzluktur.

Bundan sonra sık görülen emosyonel belirtiler sebepsiz stres, anksiyete, uyku bozuklukları, baş ağrısı, emosyonel labilite, alınganlık, libido ve iştah değişiklikleridir. Bu belirtilere midede dolgunluk, barsak gazı, kabızlık, ishal, siklik akne, eklem ve kas ağrıları gibi fiziksel belirtiler de eşlik edebilir.

Bu belirtiler kadından kadına hatta siklustan siklusa değişiklik gösterebilir.

Tanıda kullanılacak özgün laboratuvar ya da fizik bulgu yoktur.  Ancak 3 ana bulgudan en az birinin bulunması, bu belirtilerin sadece geç luteal fazda (adet öncesinde başlayıp, adet görünce bitmesi) görülüp, siklusun diğer günlerinde olmaması ile tanı koyulabilir.

Belirtiler kadının hayat kalitesini bozacak derecede olabilir.

Tedavi için çok denenmiş şekiller yoktur. Yaşam şekli değişiklikleri, serotonin inhibitörleri, ağrı kesiciler, aerobik egzersizler, ya da alternatif tedaviler kullanılabilir.

Shakti bile dişiliğin bu karanlık tarafından muaf değilse biz ölümlüler ne yapalım? Belki de en iyisi bir paket çikolata eşliğinde sıcak bir duş alıp, çorapları ayağına geçirip battaniyenin altına kıvrılmaktır. Ya da siz bilirsiniz.

Resim1
Parvati’nin Kali hali
Resim2
Parvati’nin Durga hali
Resim3
Parvati’nin Shakti hali
Resim4
Bu da ay döngüsü

SOĞMATAR HARABELERİ

Harran’dan 53 km, Şuayb kentinden 16 km uzaklıkta şimdi Yağmurlu köyü sınırları içerisinde bulunan Soğmatar harabeleri yer almaktadır. Matar kelimesi de Arapça’da yağmur anlamına gelmektedir. Tektek Dağlarının bu bölgesi kışın oldukça fazla yağmur almadığı için köyde pek çok miktarda sarnıç ve kuyu oluşturularak ve yağmur suları yazın kullanılmak üzere hasat edilmektedir. Hz Musa’nın da burada çiftçilik yaptığına ve köydeki kuyulardan birinin onun asası tarafından açıldığına inanılmaktadır.

Köyün ortasında bulunan bir höyükte insanlık tarihine ışık tutan önemli yazıtlar bulunmaktadır. Buranın önemi ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı politeist bir inancın baş tanrısı Marelahe’nin merkezi olmasından kaynaklanır.

Şu anda köydeki okulun arkasındaki Kutsal tepede El İlah’ın adı ile başlayan Süryanice yazıtlar ve rölyefler bulunmaktadır. Bu tepede ayrıça Güneş Tanrısı Şamaş’ı temsil ettiği düşünülen bir insan heykeli ve ay tanrısı Sin’i temsil eden bir kabartma da vardır.

Soğmatar’da kutsal tepeye yönelik duran 7 adet tapınak bulunmaktadır. Bunlar Satrün, Şamaş (Güneş), Jüpiter, Sin (Ay),Venüs, Merkür ve Mars tapınaklarıdır.

Soğmatarlı Paganların daha sonra monoteist Sabiilerin dinini benimsedikleri bilinmektedir. Ancak Sabiilerin de gök bilimcilik ve astronomi ile ilgileri kaybolmamıştır.

 

Sabiiler yukarıda sayılan her bir gök cismine bir gün ayırır ve o gün ona ibadet ederlermiş. Yedi gök cismi bitince tekrar baştan başlanır ve bu döngü devam edermiş. Aslında zaman birimi olarak ‘’7 günlü hafta’’ biriminin kullanılması  da tamamen bu inanca dayanmaktadır. Hatta bir çok dilde hala gün isimleri gezegen isimleri ile anılır.

Sabiilik dini yeryüzünden hemen hemen silinmiş olmasına karşılık insanlık kültürü üzerindeki etkileri günümüzde de derin bir şekilde sürmektedir. Bu etkiler semavi dinlerde, inanç ve ibadet sistemlerinde olduğu kadar,  astroloji, tarot, falcılık gibi okült alanlarda da yer almaktadır.

192
Soğmatar’a giderken yolunuz Harran’dan geçiyor. Harran’a ne zaman gitsem hep bu adamla karşılaşıyorum, oğlu büyüdü, koca adam oldu, bu adam hiç değişmedi.
227
Soğmatar mezarlıkları
228
Mezardaki kabartmalar
235
Binanın arkasında Soğmatar höyüğü
236
Hz Musa’nın kuyusu ve içinde bulunduğu bahçe
229
Mezar kabatmaları
230
Mezar kabatmaları
231
Mezar kabatmaları
232
Mezar kabatmaları
240
Höyük
243
Höyük aslında Kutsal Tepe ile çok yakın bu binalar okulun ek binaları
244
Okul binasının arkasında kutsal Tepe
239
Kutsal Tepe
Show Buttons
Hide Buttons