Resme bakınca ‘’et verbum caro factum est’’ yazısını ve bebeğin başındaki haleyi görünce, resimdeki bebeğin İsa peygamber olduğunu hemen anladınız sanırım. Bu Latince cümle, Yohanna İncilinde (1:14) geçen, İsa’nın doğum mucizesi, hatta yaradılışla ilgili bir cümledir. Tercümesi anlam olarak Ali İmran suresi 59. Hz İsa’nın yaradılışı ile ilgili ‘’ol dedi oldu’’ ayetine benzer.
Işıkları, baş etrafında haleyi, samanları ve kurdele üzerinde İncil’den alınma bir yazıyı görünce, tamam bu Hz İsa’nın bebek hale diye düşünmek son derece doğal görünüyor. Ancak bu bebeğin gerçek İsa bebekle herhangi bir benzerliğe sahip olması bana pek mümkün görünmüyor.
Doğu kiliselerinde kutsal sayılan kişi ve olayların, duvar, mozaik veya ahşap üzerine yapılmış temsili resimlerine ikona denilir. İkona kelimesinin kökeni muhtemelen Yunan’ca ‘’eiko; benzemek, benzetmek’’ fiilinden üremiştir. O halde ikonaların hiç olmazsa gerçeğine benzetilmeye çalışılması gerekmez mi?
O halde bu İskandinav sarışını ve başının üzerinde Latince yazı yazan bebek de kim? Hazreti İsa’nın doğduğu zaman, yaşadığı coğrafya ve o coğrafyada, o zamanda konuşulan diller bellidir.Ben bir İsa bebek portresi çizmeye çalışsam herhalde daha koyu renkli bir bebek çizip, üzerine yazacağım yazı da en azından Sami dillerden biri olurdu.
İsa peygamber bu gün İsrail devleti sınırları içerisinde kalan Celile’li olduğu ve Beytüllahimde bir mağarada, bir yahudi olarak doğmuş olduğu biliniyor. Ayrıca şu anda Suriye’de Şam’a bir saat mesafede Malula köyünde hala Hz İsa’nın konuştuğu lehçe ile Aramice’yi konuşan insanlar var. Hz İsa’nın Yahudi din adamlarının tahriklerine kanan, Roma İmparatorluğunun Yahudiye valisi Pontius Pilatus’un emri ile çarmıha gerildiği de bilinmektedir. Yani Hz İsa Latince konuşmuyordu, aksine onun ölüm emrini veren vali Latince konuşuyordu.
Romalıların Hristiyan dinini kabul etmeleri ise İsa’nın ölümünden 300 yıl sonra olmuştur. Ancak Avrupalılar Hristiyanlıkla tanıştıklarında Latince konuştukları için olsa gerek, Latinceye sanki Hristiyanlığın resmi dili gibi davranırlar; kutsal metinleri Latince okumak, ikonalara Latince yazılar yazmak, İsa’yı filmlerde Latince konuşturmak gibi. Bu sizce de çok garip değil mi?
İsa peygamberin işte o Latince anadilli vali ve onun görevlileri tarafından sorgulanıp, yargılandığı ve sırtında çarmıh tahtasını taşıyarak işkenceler içerisinde ölüme götürüldüğü yol, tarihi Kudüs şehrinde bulunur. Via Dolorosa denilen bu yol boyunca önemli bazı olayların olduğu duraklar vardır. İşkence görmüş ve ağır tahta çarmıhı taşıyan İsa peygamber artık çok zor durumdadır, ayakta zor durmaktadır, bir ara sendeler ve elini duvara dayar. Bu duvarda İsa Peygamber’in el izi olduğuna inanılan bir iz var, mesela bu olayın olduğu yer beşinci duraktır. Beşinci durağın birkaç metre ilerisinde 6. durak vardır. İsa Peygamberin yürüyüşünü izlemek için toplanan kalabalıklardan bir kadın, bu noktada Hz. İsa’nın yüzündeki teri siler. Tere bulanan mendil üzerinde Hz. İsa’nın yüz hatları belirir. Bundan sonra bu kadın, gerçek ikona anlamında ‘’Veronika’’ ismi ile anılır (Vero Latincede gerçek anlamına geliyor). Bundan önce böyle bir isim yokmuş, oysa şimdi yaygın olarak kullanılan bir kadın ismidir. Sadece bu olay bile bana ikonalardaki kişilerin gerçeğe daha saygılı yapılması gerektiğini düşündürüyor.
Aslında bu İskandinav sarışınlığında İsa ikonaları yeni icat edilmiş, orta çağ ya da daha eski ikonalara bakınca çok daha gerçekçi bebeklerin çizilmiş olduklarını görüyoruz. Hatta Orta Çağ bebek İsa’ları o kadar gerçekçi çizilmişler ki, bu ikonalara bakıp o zamanlarda oldukça yaygın görülen beslenme hastalıklarının tanısını koymak mümkün olabiliyor.
Bu ikonalardan pek çoğunda Hz İsa ‘’marasmus’’ kabul edilebilecek kadar zayıf çizilmiş, hatta bir kaçında bacaklarında açıkça ödem olduğunu ve ‘’marasmik kwashiorkor’’ diyebileceğimiz bir tabloya girdiğini görmek mümkün. Kansızlığın, guatırın ve raşitizmin belirtilerini açıkça gösteren Hz İsa ikonaları da mevcuttur. İşte bu ikonalardan bazıları ve hastalık tanısını koydurabilecek belirtiler.