Daily Archives: 6 Temmuz 2023

KÖYDE BAYRAM, SICAKTAN MARESLEME, EVDE OYALANMACA, EMEKLİLİK SORUNSALI, YAŞLANDIKÇA TOPRAKLANMA İHTİYACI ARTIŞI

Geçen bayramı, klasik bayram havasında geçirmek istedim. Çanakkale’de epeyce arkadaş edindim, artık görüştüğüm insanlar arasında, buraya geldikten sonra tanıdığım kişiler, önceden tanıdıklarıma nazaran sayıca daha fazla oldu. Benim için alışılmadık olan, hayatımda ilk defa çevremde aile ve tıp camiası dışındaki insanlar çoğunlukta oldu. Bu bayramı eski bayramlar gibi geçirmek istediğim için, görüştüğüm kişilere bayramın ilk günü misafir kabul edeceğimi, ikinci gün ise iade-i ziyarete çıkacağımı ilan ettim. Böylece insanların, köye kadar gelip de geri dönme riskini ortadan kaldırmış oldum. Kurban bayramı olduğu için kavurma da yaptım, Zafer ev yapımı gibi bir tepsi baklava getirdi, zaten hem Lapseki, hem de şehir mezarlığında ziyaretlerim var, gelene ertesi gün ben gittim, ziyaret ettiğim yaşlılar da var; derken geri dönüp baktığımda cidden eski bayramlar gibi bir bayram geçirmiş oldum.

Bizim köy hayvancılık yapan bir köy olduğu için kurban kesiliyor, hatta şehirden gelip kestiren de bir hayli insan oluyor. Köyün anlaşmalı peynir üretici ise dini bayramlardan süt almaya gelmediği için, bayram günleri köylüler, kendi peynirlerini yapıyorlar. Böylece kurban bayramı bir yandan kurbanla, bir yandan peynir yapımı ile uğraştıkları, yılın en çetin günlerini haline geliyor. Bu yıl bir de aynı günlerde buğday hasadı, ardından saman işleri filan vardı. Biz şehirliler kibarca komşuluk yaparken, köydeki  komşuların işten güçten canları çıktı.

İnsanoğlu çok tuhaf, kışın soğuk olunca yaz sıcakları gelsin hiç şikâyet etmeyeceğim diyorum, şimdi ise kış gelsin soğuktan şikâyet etmeyeceğim diyorum. Şu aralar havalar oldukça sıcak, hatta bir gün akşam güneşi altında biraz zaman geçirdim diye bayağı güneş çarpması geçirdim. Her ne hikmetse bu yaz bir türlü deniz mevsimini de açamadık, kukumav gibi evde oturup, sıcaktan, nemden dem vuruyoruz. Sıcaktan günlük yürüyüşlerimi de bıraktım, sabah serinliğinde evin içinde biraz spor yapıp, gün boyu oturuyorum. Tabii böyle olunca epeyce kitap okuyor ve el işi yapıyorum.

Bu bayram tatili bir hayli uzun olduğu için dışarıdan gelen arkadaşım çok oldu. Beyhan Saroz körfezindeki yazlığına geldi, 2 gün de bende kaldı, Geyikli’de Ayşegül’e gittik, Beyhan’nın yaklaşmakta olan emekliliği konusunda fikirler ürettik. Zaten şimdilerde bütün arkadaşlarım teker teker emekli oluyor, bazılarının emeklilik konusunda ‘yaşam koçu’ gibi bir ‘emeklilik koçu’na ihtiyaçları oluyor. Emeklilikte ben ne olacağım, ne yapacağım gibi soruları olanlara sen çalışmaya devam et diyorum, zaten ruhen emekliliğe hazır olanlar koç moç aramıyor, küt diye emekli oluyor.

Bence bu konu oldukça önemli, aslında kadınlar emekliliği daha kolay kabul ediyor, çünkü pek çoğu kendini evde ve arkadaş çevresinde oyalamayı iyi biliyor, ama erkeklerin çoğu gerçekten emeklilikte ne yapacağını bilemiyor, çalışmak zorunda kalıyor. Tabii emeklilikte çalışmak zorunda hissetmenin kadını erkeği yok ama genel olarak böyle. Bence, emeklilikte çok daha az sorumluluk gerektiren, çok daha kolay ve esas alanından farklı bir alanda, belki yarı zamanlı, belki tam zamanlı çalışılacak işler olsa, emeklilerin çoğuna farklı bir kapı açılmış olur.

Ben kendi hesabıma mesela bir hobi dükkânına el işleri yapmak, hatta bazen satış yapmak gibi keyfe keder bir işte çalışabilirdim. Bizim Gaye ile Gamze’yi de üretim ekibine katsam, bayağı iş yeri açacak malzeme hazırlarız. Geçenlerde internette Tokat basmasından kadın çantası satışı gördüm, bende de hiç kullanmadığım kare bir Tokat basması masa örtüsü vardı, kendime internette gördüğüme hiç benzemeyen bir çanta yaptım. Bazı yerlerine zımba çaktırdım, usta çantama bayıldı, geçen çok şık bir kadın, çantayı nerden aldığımı sordu, çok beğenmiş, ben yaptım deyince inanamadı. Zafer yeni bir ev aldı, dubleks daire, yukarı katta bir çatı penceresine perdeci buraya perde olmaz diye kesip atmış, Perihan ise ben asıl bu pencereye süslü bir perde istiyordum deyince dayanamadım, şimdi ona bir perde örüyorum. Yani elime beceriklidir, Gaye/Gamze bacılar da çok beceriklidirler, havalar biraz normale dönsün, onlarla çeşitli projeler yapacağız. Kim bilir, belki de satış bile yaparız, neden olmasın? (Geçen aylarda İzmir’e gittiğimizde rehber kadın öğretmen emeklisiydi, emekli olduktan sonra benim gibi açık öğretim mi okumuş, yoksa turizm bakanlığından bir kursa mı katılmış, şimdi hatırlayamadım, ama İzmir yerelinde rehberlik yapıyordu, çok mutluydu.)

Bu bayram sınıf arkadaşlarımızdan da gelen oldu. Levent ile görüşemedim, ama Haşmet ile görüştük. Haşmeti 49 yıldan beri tanıyorum, ama son 20/25 yılını filan Amerika’da geçirdiği için çok uzun zamandır görüşememiştik. Benim bahçe tam bir Laz kızı bahçesine döndü, ağaçlar, çalılar, sarmaşıklar bir birinin üzerine tırmanıyor, ama bütün bu karmaşa içerisinde benim çok iyi bildiğim bir düzen var. Perma kültür kurallarına uyuyorum, doğal gübre kullanıyorum, mutfaktan kompost çıkartıyorum, yeşil gübreleme yapıyorum, su hasadı, su tasarrufu yapıyorum, sebze çeşitliliğine dikkat ediyorum, atalık tohumlar kullanıyorum. Bütün bunları gelene gidene sabırla anlatıyorum, ilginç olarak her gelenin aşırı ilgisini çekiyor, hatta Haşmet’e bahçemi gösterdiğimde, tam benim hayalimdeki bahçeyi yapmışsın dedi. Yeni bir tohum kardeşi daha edindim, bana Amerika’dan kısır olmayan tohumlardan getirecekmiş, sanırım onun çiçeklere ilgisi daha fazla, bahçemdeki çiçeklerin birçoğunun Latince isimlerini saydı.  Öyle sanıyorum ki insanın yaşı ilerledikçe topraklanma hevesi ve ihtiyacı artıyor.  Birçok arkadaşım emeklilikte toprakla ilgilenmeye başladı, hatta Hayri, neredeyse Robinson Cruzo gibi yaşıyor, sürekli bahçede yaşıyor, köye bile gitmiyor.

Ben de toprakla daha önce neredeyse hiç uğraşmamıştım, ama gerçekten hem fiziksel, hem de ruhsal sağlığa çok faydalı olduğuna inanıyorum. Tabii toprakla uğraşmak herkese uygun olmayabilir ama ne olursa olsun mutlaka bedensel, sürdürülebilir bir hatta birkaç aktivite yapmak lazım.

Bir de emekli olan bazı arkadaşlarımda şunu fark ettim, bazıları oldubitti kitap kurdu olduğu için okumaya devam ediyor, ancak bazı arkadaşlarım okuma işini de tıp ile sınırlandırmış, başka konuda okumayı zaman kaybı sanıyor, oysa bence hem çalışırken hem de emeklilikte mutlaka çok çeşitli konularda okumak lazım. Bazen bir kitap daha önce hiç farkında olmadığın bir konuda cidden ufuk açıcı oluyor. ( Bu arada ben de Ayşegül ve Cumhur’un kütüphanesini talan ettim, kitaplarına hiç zarar vermeme sözü vererek ödünç kitap aldım, Ali, Berkin ve Zeynep Hanımdan sonra bir kitaplık kardeşliği daha kurmuş oldum. Bu iş çok güzel oldu, mesela Ali’nin kitaplığından benim aklıma kalsa hiç dikkatimi çekmeyecek kitaplar okudum, çok etkilendim. Zeynep Hanımdan ise istesem de bulamayacağım kitaplar aldım okudum).

Sonuç olarak; emekliliğe de ciddi bir şekilde hazırlanmak lazım, daha çalışırken hobiler edinmeli, kendine farklı ilgi alanları yaratmalı insan, yoksa özellikle de bizim gibi çok çalışmaya alışmış insanlar boşluğa düşüyor.

Show Buttons
Hide Buttons