Asıl adı Ahmet Muhiddin Piri imiş, ailesi Karaman’dan İstanbul’a, sonra da Gelibolu’ya göçmüş. Nasıl bir uzaylı aile iseler, bir nesilde denize alıştıkları yetmemiş gibi, amcası Kemal Reis bayağı ünlü bir denizci (bildiğin korsan) olmuş.
ELİMDE BİR VALİZLE ORADAN ORAYA KOŞUŞTURDUĞUM ÇOK MEŞGUL ÜÇ HAFTA, EVE DÖNÜNCE YATAĞIMI ÖPMÜŞTÜM
Yıl 2013, aylardan Ekim. O yıl UPEK (Ulusal Pediatrik Endokrinoloji Kongresi) ve ESPE (European Soiety of Paediatric Endocrinology) kongresi, yani her yıl mutlaka gittiğim iki önemli kongrenin ikisi de Ekim ayındaydı. Her ikisine de Türkiye’de çalışan bütün pediatrik endokrinologlar neredeyse eksiksiz katıldıkları için, UPEK’in tarihini ESPE ile çakıştırmamaya özen gösterirdik. Böylece hem camiadaki arkadaşlarımızı toplu halde görmek mümkün olurdu. Sadece yeni çalışmalarımız için fikir sahibi olmakla kalmayıp, bütün kitap, derleme yazılarının fikirlerini bu toplantılarda olgunlaştırır, yazarlara konular dağıtılır, bir çok konuda iş birliği projeleri yapardık, bazen de posterlerde sunulan hastalarımızı tartışırdık. Yani sanıldığı gibi kongreler doktorların gezi yaptıkları zamanlar değildir.
BUENOS AİRES ÇEVRESİNE DEVAM, ARJANTİNİN TEK ÜNLÜSÜ EVA PERON DEĞİL, MARADONAYI KİM UNUTABİLİR Kİ??
Buenos Aires ve turizm deyince akla hemen Maradona’nın çocukluğunun geçtiği Boca mahallesi geliyor. Maradona’nın doğduğu mahalle ve ancak Maradona bu denli meşhur olduktan sonra meşhur olmuş. Çünkü zaten şehrin bir garip gecekondu mahallesiydi, bir de nehrin haliç yaptığı noktalardan birinde kurulmuş olduğu için muhtemelen çok kötü kokuyordu.
GENE BİR UZAKLAR SEFERİ; BU KEZ LATİN AMERİKA’YA.
Hazır sağlığım yerindeyken uzaklarda henüz görmediğim ve görmek de istediğim birkaç ülke kaldı, onları bitireyim, yaşlılıkta yakınlara giderim diye düşünüyorum. Her nedense bir türlü gitmek kısmet olmayan ama en çok görmek istediğim ülkelerden biri de Brezilya, özellikle Rio de Janeiro şehri idi. Arjantin’de Buenos Aires, Iguassu şelaleleri ve Brezilya’da da Rio de Janeiro şehirlerinin olduğu bir Latin Amerika turu bulunca katılmaya karar verdim.
MUKADDES, BEN, HALDIZEN YAYLASINDA KAMP, GÖLLER, DERE, KANYON, GÜNEŞ, SİS KOKUSU
Herkes Trabzon’daki Uzun Gölü bilir, ancak ondan birkaç km içerde, küçük ama çok güzel bir kanyonu geçerek gidilen Demirkapı (Haldızen) yaylasını çok az kişi bilir. Burayı Trabzonlular dışında pek kimse bilmez, dolayısı ile turist hemen hemen hiç olmaz, kamp yapmak için çok hoş bir seçimdir.
Uzun Göl, jeolojik olarak bir baraj gölüdür, ama baraj insan eliyle yapılmamıştır, heyelan sonucu Haldızen deresinin önünün kapanması ile göl oluşmuştur (Trabzon’daki Sera gölü de benzer şekilde meydana gelmiştir).
ŞEB-İ ARUS, VUSLAT TÖRENİ, RASLANTI OLAMAYACAK RASLANTILAR, BİR MEVLEVİ FIRTINASI AYI
Mevlana’nın ölüm yıldönümü, bilindiği gibi her 17 Aralık günü yüzyıllardan beri bir vuslat düğünü olarak kutlanmaktadır. Şeb-i Arus (Düğün gecesi) da denilen bu tören aslında 17 Aralık günü saat 16 sıralarında Mevlana’nın mezarı başında okunan dua ve zikirden ibaret bir anma törenidir. Ancak son yıllarda yoğun talep üzerine 7-17 aralık tarihlerinde Konya’da Şebi Arus etkinlikleri adı altında pek çok sema ayini, tasavvuf müziği dinletileri düzenlenmektedir.
Bİ SEMRA MACERASI, CUNDA, RODOS, SİMİ, O ADA SENİN BU ADA BENİM YELKOVAN KUŞLARI MİSALİ BİZ
Artık Egeli oldum ya, Hacette sınıfımızın Ege taifesine dahil oldum. Bu arkadaşlar, son yıllarda, birkaç ayda bir toplanıp, bir hafta sonu geçiriyorlarmış. Bu kez de Marmaris’te (Servet Baysal’ın ev sahipliğinde) bir hafta sonu geçirmeye karar verilmiş. Semra Haver Uğurgelen ile birlikte mademki bu kadar yol gideceğiz, bari biraz da çevreyi gezelim düşüncesi ile mini bir tatil planı yaptık.
KEBAN BARAJ GÖLÜ, HALKIN VE ROMANLARIN VALİSİNİN KÖPRÜSÜ, KAPI TOKMAKLARI, GELENEKSEL EVLERİ, LÖK, YOLLARDAN AKAN SULAR, DERİN KANYONLAR, MAĞARA TÜNELLER, YABAN HAYATI, DOĞA SPORLARI VS VS, KISACA KEMALİYE
Türkiye’nin en kayda değer ilçelerinden biri de hiç kuşkusuz Kemaliye’dir. Kemaliye, bu adı almadan önce Eğin olarak bilinirmiş, 1922 yılında ise Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini almıştır. Cumhuriyet tarihi boyunca da önce Elazığ, sonra Malatya ve son olarak da Erzincan illerine bağlanmıştır. Nüfusu halen 2500 civarındadır, sanırım bütün tarihi boyunca ciddi ulaşım sorunları çekmiştir. Bu ulaşım sorununun derinliğini hem mağara tünelinin, hem de vali köprüsünün yapılış öykülerinin adeta birer halk hikayesi olarak anlatılışından anlıyorum.