Category Archives: Genel

KURU VE YAŞ SEBZELİ SİYEZ BULGURUNDAN MEYHANE PİLAVI

MALZEMELER;
1 bardak siyez bulguru (normal bulgur da olabilir)
1 adet soğan
1 adet patates
1 adet kapya biber
1 adet havuç
1 çay bardağı karışık sebze kurusu
1 kaşık zeytinyağı, istenirse biraz tereyağı
Tuz, su

YAPILIŞI;
Kuru sebzeler, bir kase içerinde sıcak suya koyularak yumuşamaları sağlanır. Siyez bulguru üzerinden su geçirilerek yıkanır.
Patates, kapya biber ve havuç küçük küpler halinde, soğan ise yemeklik olacak şekilde doğranır.
Bütün yaş sebzeler yağda sotelenir. Soğan ve patates piştikten sonra tencereye bulgur koyulur. Bulgur da diğer sebzelerle birlikte yağda çevrilir. Bundan sonra kuru sebzeler içinde bulundukları suyla birlikte bulgura katılır. Bulguru şişirecek kadar su eklenir.
Su kaynadıktan sonra ateş kısılır, 20 dakika kısık ateşte piştikten sonra ateş kapatılır. Tencerenin ağzı yarım saat kadar kapalı tutularak pilavın demlenmesi beklenir.

Kuru sebzeler ıslanıyor
yaş sebzeler soteleniyor
Bulgur yıkandı
Bira daha demlenmeye ihtiyacı var

BU YILIN PROJESİ DE BAHÇELERİ DÜZENE SOKMAK, MEĞER BAHÇEDE YAPACAK NE ÇOK İŞ VARMIŞ.

 

Ben nereden bileyim, ne de olsa şehir kızıyım, meğer bahçede yapılması gereken ne çok iş varmış.

Geçen yıl, Nisan sonunda taşındığımız zaman, çevremizdeki çam ormanlarının dışında da, köydeki bütün bahçeler, tarlalar, asfaltların kenarları yemyeşil iken, bizim bahçemiz sapsarı üzerinde tek bir ot tanesi bile bulunmayan kupkuru bir yerdi. Bir saat pencere açık kalsa masaların üzerinde Sahra çölünün kumlarına benzeyen, sarı kalın bir  toz, toprakla kaplanıyordu.

Continue reading… →

TÜLİN’İN DOĞUM GÜNÜNDE, BİRLİKTEYKEN BİR KAÇIŞ ANISI CANLANDI, ARDINDAN DİĞERLERİ GELDİ, HER DURUMA GÖĞÜS GERECEĞİZ DİYE BİR KURAL YOK YA

 

Tülin Basa benim ana tarafımdan ata kuzenlerimden biri. Aslında tam olarak annemin halasının torunu. Kulağa biraz uzak bir akrabalık gibi gelebilir, ama bizim için yakındır. Ayrıca Tülin’le aramızda akrabalık bağı dışında ruhsal bir bağımız da vardır. Ne zaman benimle ilgili bir rüya görse çıkar, ya da ben onunla ilgili bir sıkıntıya düşsem mutlaka bir anlamı vardır.

Continue reading… →

YANGIN ÇIKARAN YANGIN MERDİVENİ

KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesinde 25 yıl çalıştım, çalışmaya başladığım günden beri hastane binasını sürekli bir tamir ve tadilat halindeydi. Bu tadilatlar sırasında orijinal mimarisi bir hayli değişti, hatta yeni bir hastane, yeni amfiler, bir de acil binası yapılıp eklendi. Şimdi doğal olarak her gün gitmek zorunda olduğunuz yerlerin dışında bir yere gitmek gerekirse bulmak bir hayli zor oluyor.

Continue reading… →

TARİHE ŞAHİTLİK YAPMAK, SICAK SAVAŞ, SOĞUK SAVAŞ, SARP KAPISI, RUS PAZARLARI, AIDS, ORTAYA KARIŞIK

Bu günlerde ordumuz gene sınır ötesi bir operasyon yapıyor. Bu operasyon Sevgili hocam Prof. Dr. Nafiz Uluutku’nun da aklına daha öncekileri getirmiş olmalı ki, sosyal medya hesaplarından 79 yıllık ömründe hatırladığı onlarca ciddi savaşı listelemek ihtiyacı hissetti.

Gerçek şu ki ben de 60 yıllık ömrüm boyunca oh bir rahat ettik dediğim zamanı kolay kolay hatırlayamıyorum.

Continue reading… →

TRABZON HAVAALANI, UÇURUMA DÜŞEN UÇAK, BU İLK VUKUAT DA DEĞİL ÜSTELİK

 

Ben Trabzon’da doğdum. Trabzon havaalanı 1957 yılında yani ben doğmadan önce açılmış. Yıllar geçtikçe havaalanının giderek trafiğinin artmasına, gümrüklü havaalanı olmasına, yeni halinin açılması şahit oldum. Hatta Farabi Hastanesinde çalıştığım çeyrek asır boyunca, uçakların iniş kalkışlarını izledim. Doğal olarak yüzlerce belki de binlerce kez bu havaalanında uçağa bindim, uçaktan indim.

Continue reading… →

DOKTOR EVLERİ, YILDIZLI/ŞİMŞEKLİ GECELERİN ALTINDA YILDIZLI, İÇİMİZ DIŞIMIZ DENİZ, İLK DOĞA SPORLARIMIZ

 

Benim çocukluğumda Trabzon, Numune Hastanesi karşısında yer alan Yeni Mahallede sona ererdi. Ayasofya Kilisesinin çevresi neredeyse tamamen boştu. Ayasofya’nın altına sahil yolu kenarına ilk apartmanlar yapıldığı zaman, annemin ‘’orası şehrin tamamen dışında acaba kim oturacak ki’’ dediğini çok net hatırlıyorum.

Trabzon ile Akçaabat arasında, Söğütlü mevkiinde, Yıldızlı denilen yerde, deniz kıyısında,  eskiden doktor evleri denilen bir dizi villa vardı. Bizim de orada bir yazlık evimiz vardı. O bölgeden arsa alındığını ve evin planını da annemin çizdiğini hayal meyal hatırlıyorum. Ama ben ilkokul üçüncü sınıfta olduğum sene (1966 yılı) inşaat bitmiş olmalı ki, biz de yazın o eve göçmüştük. Bundan sonraki 15 yıl boyunca her yazımı o evde geçirdim.

Continue reading… →

KISKANÇLIK BİR İNSANLIK HALİ, AMA BU DUYGUYU DOĞRU NESNEYE YÖNLENDİRMEK LAZIM

Kıskançlık, az ya da çok hemen herkesin içine düştüğü bir tuzaktır. Ben kıskançlık nedir hiç bilmedim diyen, ya çok özel bir ruhtur, ya hafızası onu yanıltıyor, ya da hadi yalan söylüyor demeyelim de kendi duygularını tanımıyor diyelim.

Kıskançlık, insanın kendini yetersiz ve eksik hissetmesi, kendi eksiğini gördüğü bir başkasının hayatını, ilişkisini, sağlığını, parasını, cazibesini çaresizce istemesidir. Duygusal enerjisini, üstelik de oldukça güçlü bir duygusal enerjiyi boşa akıtmasıdır. Eğer daha da karanlığa dalarsa nefret ve intikam duyguları ile kendi ruhunu zımparalamasıdır.

Herkes bu duyguyu bu kadar uçlarda yaşamıyor olabilir, ama mutlaka bir şekilde yaşar.

Continue reading… →

Show Buttons
Hide Buttons